Elma, limon, papaya, şeker kamışı ya da şarapta meyve asidi bulunuyor. Meyve asidini ya doğadan almak ya da laboratuvar ortamında oluşturmak mümkün. Asidin en küçük molekülleri şeker kamışında bulunuyor (glikolasitler), bu yüzden cildin meyve asitlerini emmesi de zor olmuyor.
Bilim adamları meyve asitlerinin (Alfa Hidroksi Asitleri, kısaca AHA) cildin hastalık derecesinde ürettiği kepekler ve fazla miktardaki nasırlaşmayı durdurduğunu ortaya koydular. Küçük yaralar, siğil, pigment rahatsızlıkları, güneş zararları gibi kepeksi cilt değişimleri AHA’larla tedavi edilebiliyor. Akne sorunlarında asit doğrudan sivilcenin üzerine sürülüyor. Yüksek konsantrasyonlarda (yüzde 70′e kadar) AHA’lar kimyasal peeling olarak üst deriyi tamamen değiştiriyor. Daha alçak dozlarda ise asitler tıkanmış gözenekleri açıyor ve siyah noktaların oluşumunu engelliyor. Yüksek dozdaki AHA’lar bugüne dek sadece dermatologlar ve klinik ortamlarda güzellik uzmanları tarafından kullanıldı.
Günümüzde daha az konstantre bir şekilde anti-aging kremlerinin ya da sorunlu ciltlerin temizliğinde önerilen kremlerin içeriğinde bulunuyor. Kullanımları genellikle kürler halinde öneriliyor. Özellikle hassas ciltlerde cildi tahriş etmeyen dozları bulunuyor.