“İnsan hissettiği yaştadır”… Aslında bu cümlede anti-aging araştırmacılarının vardığı güncel gerçekler yatıyor. Çünkü uzmanlara göre bir insanın kronolojik yaşı biyolojik yaştan çok daha az şey söylüyor.
Biyolojik yaş merhametsizce işlemeye devam ediyor. Özellikle 25 yaşla birlikte zamanın ilk izleri kendini göstermeye başlıyor. Hafıza ve öğrenme hızı düşüyor. 30′ların ortasına doğru yüzde küçük mimik kırışıklıkları görülmeye başlanıyor. Oksijen alışverişi her 10 yılla birlikte yüzde 5 oranında yavaşlıyor. İşte bu dönemde hareketliliğinden hiçbir şey kaybetmeyenler, gerçek yaşlarını gizlemeyi ve kaslarını güçlü tutmayı başarıyorlar. 40 yaşından itibaren kemik dokusu sıkılığını kaybediyor, pigment üretimi azalıyor, saçlar beyazlamaya başlıyor. 50′lerle birlikte birçok kadın menopoz dönemine giriyor, östrojen üretimi giderek düşüyor, cilt incelmeye başlıyor. Bağışıklık sistemi geçen yıllarla birlikte gücünü yitiriyor ve vücudun hastalıklara karşı direnci azalıyor.
Bizi neler yaşlandırıyor ?
Neden yaşlandığımız konusundaki teoriler çeşitli. Oksidatif stres bu açıklamalardan biri. Onun dışında nefes almalarından dolayı hücrelerin yaşlandığı biliniyor. Bu hayati fonksiyonların gerçekleştiği süreçte serbest radikaller oluşuyor. Agresif oksijen birliktelikleri hücre yapılarına, moleküllere hatta genetik kodlara erişerek zarar verebiliyor. Serbest radikaller çok yağlı besinler, fazla kalori, stres, hareket ve uyku azlığı, UV ışınları, ağır hastalıklar ve zehirlenmeler sonucu oluşuyor. Bu olumsuzlarla savaşmak ise bilindik anti oksidanlarla mümkün; beta karotin, E ve C vitamini, selen ve bitkisel besinler. Uzun ve sağlıklı bir yaşamın sırrı ise doğru beslenmeden geçiyor.
Doğru diyet
Demek, aynı zamanda öğün saatlerini değiştirmek demek. En azından haftada iki gün akşamüstü beş’ten sonra hiçbir şey yememek gerekiyor. Geç yemek yemek yaşlanmayı geciktirici etkisiyle tanınan büyüme hormonu HGH’nın azalmasına neden oluyor. Onun dışında gençlik hormonu olarak bilinen me-latonin de vücudun öğütme süreciyle daha fazla meşgul olması nedeniyle daha az üretiliyor.
Doğru karışım
Doğru besin seçimi, kişinin özel olarak kendini iyi hissetmesinde önemli bir rol oynar. Uzmanlar sadece tek bir mineral ya da vitaminin eksikliğinin bile vücudun dengesini bileceğini belirtiyorlar. Tek bir saç teline yapılan mineral madde analizinde bile kalsiyum, magnezyum, bakır ya da çinko gibi 16′nın üzerinde önemli mineralin ve yedinin üzerinde toksik elementlerin varlığından söz edilebilir. Kandan vücudun sadece o anki durumunu ortaya koymak mümkün iken bir saç teli geçmiş üç ayın mineral tablosunu ortaya koyacak kadar etkilidir. Bunun dışında birçok insan hangi besine karşı alerjisi olduğunu bilmeden yaşamaktadır. Bu da zaman içinde bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor ve vücutta alerjik şikayetlerin ve başka hastalıkların baş göstermesine neden olur. İşte, bu yüzden doktorların ve diyetisyenlerin hastalarına önerisi rotasyon diyetlerdir. Yani her besin maddesini sadece dört gün boyunca tüketmek… Bu durum oksijen alımını aktive ediyor ve bağışıklık sistemini yeniden düzene sokuyor. Ayrıca kişinin fazla kilolarından da kurtulmasında etkili oluyor.
Yaşınız ilerlediğinde güzel ve sağlıklı görünümünüzü korumak istiyorsanız, beslenmenize dikkat etmelisiniz. Çünkü yediklerimiz de cildin güzelliğinde önemli rol oynuyor. Bolca tüketilen sebze ve meyve sadece formunuzu korumanıza yardım cı olmuyor aynı zamanda bu sağlıklı besinlerin içindeki anti oksidan maddeler cildin parlak görünmesini sağlıyor. Yemeklerinizi pişirirken artık margarin kullanmaktan vazgeçin ve zeytinyağını mutfaktan eksik etmeyin. Zeytinyağının bileşimindeki esansiyel yağ asitlerinin en büyük görevi cildin genç görünümünü korumak. Ayrıca günlük vitamin alımı da beslenmenizi desteklemede en büyük yardımcılarınız. Bir de unutmamanız gereken en önemli noktalardan biri rutin hale getirdiğiniz güzellik uykuları için, cildiniz size minnettar kalacak…