gözlerimde bilmem hangi yarım kalmışlığın kederi var
yine ağlamaklı; sesim titriyor..
ben hep bahçelerime gül ektim:
ben gülü sevdim
ben gülü severken kendimden geçtim
ben gülü öyle sevdim öyle sevdim ki
gül öl dese durmamın imkanı yoktu ben ölecektim…
gül ektim, ve topraktan yetiştirmesi için gül diledim…
mevsimden hazandı
düşlerimde hep açacak güllerim vardı
mevsim kışa döndü aklımda hala
yalnızca gül vardı
ve bahar geldi, elalem toprağından gül derdi
sıra bana gelir dedim bir türlü gelmedi….
bir daha ki bahara artık
kısmet değilmiş dedim:
bağrımı yine gül deldi…
yaraladı beni
yokluğuyla paraladı
varlığına bağlıyken varlığım
ve ben onu bu kadar dilemişken yaradandan
benim on abunca muhtaç olduğumu bile bile o gelmedi…
mevsimden hazandı
düşlerimde hep açacak güllerim vardı
mevsim kışa döndü aklımda hala
yalnızca gül vardı
ve bahar geldi, elalem toprağından gül derdi
sıra bana gelir dedim bir türlü gelmedi….
en sonun da bir tomurcuktu gövdeyi delen..
hah dedim işte o geldi:
uğruna bunca bekleyişe katlandığım gül geldi…
sabırla beklemeliydim
bende ki telaşı farkederse belki gelmekten vazgeçerdi
kimbilir
bekledim
ve ilk bakışta beklemelerime değmişti…
tohumlarım gül verdi,
ellerim onca fidan arasından tek bir gül derdi
olsun nazlıydı demek ki bu fidanlar:
bekleyince nasılsa gül gelirdi…
ellerim onca zahmet arasından bir gül derdi
gül değdiği yeri deldi
ellerim kan revan içinde kalınca anladım
gülü sevmiştim
dikenleri hiç hesaba katmadan
ellerim kan revan
ama olsun
gülüm vardı
gül elimde
ben elinde gülle
öle şaşkın
öle mutlu öle perişan
gülü seven dikene katlanırdı
gülü seven gülü dikenine rağmen avuçlardı
gülü seven canı yansa da renk atmazdı
öle bişiydi ki bu gül sevdası
eşi benzeri yok
mümkün değil bulunmazdı…
gülü seven dikenine katlandı…
gülü seven dikenini de kucakladı
ama gül güzel olduğu kadar hain çıktı
acımasızdı..
gül güzel olduğu kadarda kalleş çıktı
bu inanılmazdı…
bu inanılmazdı….